Fatime Kartı yazdı: Bir Adayış Öyküsü

“Bir zamanlar İmran’ın karısı, Rabbim karnımdakini hür bir şekilde sana adadım. Benden kabul buyur. Gerçek manada işiten ve bilen sensin demişti. Onu doğurunca, -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bildiği halde- “ Rabbim onu kız doğurdum oysa erkek kız gibi değildir. Ona Meryem adını koydum ve işte ben onu ve soyunu kovulmuş şeytanın şerrinden senin korumana bırakıyorum” dedi. Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriya’yı onun bakımı ile görevlendirdi. Zekeriya onun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu “Ey Meryem bu sana nereden? Derdi. O da Allah katındandır diye cevap verirdi. Zira Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır” (Al-i imran 35-37)

Hepimizin hayalleri vardır yavrularımız için. İlmek ilmek öreriz o hayalleri. Ninnilerimizle masallarımızla bilinçaltına işleriz evlatlarımızın. Çeşit çeşittir hayallerimiz, kimimizin hayalleri sadece fani olana yöneliktir. Çok zeki olsun, çok güzel olsun yavrum, çok mutlu olsun, çok rahat bir yaşantısı olsun, çok sevsin onu eşi dostu arkadaşları, çok zengin olsun, bir dediği iki olmasın… Ve uzar gider bu hayaller.

Kimi anneler ise hayallerini fani ile sınırlamaz, öte dünyadır bu annelerin tüm hedefleri. Bu dünyanın faniliğinin hayallerinin de faniliği demek olduğunu bilirler. Baki olanı ister, baki hayaller kurar ve bu hayalleri gerçekleştirmek içindir tüm çabaları. Tıpkı Meryem’in annesi gibi. Onun evladı için kurduğu bu hayalleri gerçekleştirme çabasını anlatır bize Rahman olan Rabbimiz. İleri yaşlardaki bir anne adayının sahip olmayı düşlediği en değerli varlığını Rabbine sunuşu ne kadar da güzeldir. “Rabbim karnımdakini hür bir şekilde sana adadım. Benden kabul buyur. Gerçek manada işiten ve bilen sensin” diyerek rabbiyle konuşurken en yakın dostuyla konuştuğu o kadar açıktır ki imrenmemek elde değil. “hür bir şekilde sana adadım” her türlü kayıttan azade bir şekilde. Hiçbir tesir altında kalmadan, kulluktan başka hiçbir beklenti içerisine girmeden. Çocuk doğduktan sonra da o samimiyet dolu konuşma devam eder “Onu doğurunca, -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bildiği halde- Rabbim onu kız doğurdum oysa erkek kız gibi değildir. Ona Meryem adını koydum ve işte ben onu ve soyunu kovulmuş şeytanın şerrinden senin korumana bırakıyorum” Bu konuşmadan anlaşılan o ki Meryem’in annesi, bir erkek çocuk doğurmayı hayal etmişti çünkü toplum ancak erkeği Allah’ın dinine hizmet edecek değerde buluyordu. “Kız erkek gibi değildir” yerine “Erkek kız gibi değildir” tabiri bu kutlu annenin toplumun kabullerine sahip olmadığını ancak o kabullerden de duyduğu endişeyi ifade eder gibidir.

Samimi, cömert ve tevazu dolu bu niyaza, cömertlerin en cömerdinin karşılığı gecikmez “Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve güzel bir bitki gibi yetiştirdi.” İşte Güzel bir sunumun karşılığı budur. Bu cömertliğin ve samimiyetin bir karşılığı da niyazının son kitapta ölümsüzleştirilmesi, alemlere rahmet olarak gönderilen son Peygamberin ve mü’minlerin dillerinde kıyamete kadar ebedileşmesi değil midir?

“güzel bir bitki gibi yetiştirdi.” Her çocuk iyi bir bahçıvanın elinde büyüyümesi gereken nazlı bir bitki gibidir ve her anne Zekeriya’nın rolünü üstlenmiştir nazlı bitkilerin emanet edildiği. Bu ne büyük bir şereftir anneler için. O halde anneler bir evlat yetiştirmekle, toplumu ayağa kaldıracak olan İsa’ları doğuran Meryem’leri yetiştiriyorlar. Ve tabiî ki İsa’ları da. Annelerin görevi birer peygamber gibi ağır ve önemlidir ayetlerin satır aralarında okunması gereken.

“Zekeriya’yı onun bakımı ile görevlendirdi” İşini Allah’a ısmarlayan ve evladını onun yolunda yetiştirmeyi adayan bir anneye yardım, bir peygamberin o yavruya bakıcılık yapmasıdır. Mesaj ne kadar da derinlik ve inceliklerle doludur. Rabbimiz anlamayı ve yaşamayı kolaylaştırsın. Biz evlatlarımızı samimi ve her türlü kayıttan kurtulmuş bir şekilde, dünya arzularını değil ebediyeti önceleyerek yetiştirirsek akla hayale gelmedik güzellikler ve nimetlerle karşılaşacağız. “Zira Allah dilediğini hesapsız rızıklandırır”

Niyazımız şudur ki Rabbimiz bu tevazuyu, bu yakınlığı, bu samimiyeti, bu bilinci asrın annelerine de nasip etsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatime Kartı Arşivi